Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir yazıda James Clear'ın güzel bir benzetmesi vardı. A ha! dedim işte bu seçimimin sebebini soranlara kendimi daha kolay anlatmamı sağlayacak şey işte. Günümüzde sosyal medya ve basın aracılığıyla servis edilen bu hızlı üretilip hızlı tüketilen haberleri ve çerez niyetine bilgileri "beynin abur cuburu" olarak değerlendirmiş James. Hızlı ve çabuk tüketilebilir haberleri kitaplara, uzun yazılara tercih etmemiz ana öğünlerimizi şekerlemelerle geçirtirmemize eş değer aslında.
Gün içerisinde sık sık girip kaygıyla kontrol ettiğiniz feysbuk duvarları, twitırda kim ne yazmış kaygılarıyla okuduğunuz yazılar, 3. sayfadaki garip haberler uzun vadede beyninizi hasta ediyor malesef. Nasıl ki beden için sağlıklı ve "gerçek" öğünler gerekliyse, beyin için de sağlıklı ve "gerçek" bilgiler gerekli. Bu sebeple "aldığımız" her bilgiyi sıkı bir elekten geçirmemiz gerekiyor.
Sosyal medyayı sadece kendi paylaşacağım şeyler olduğunda kullanıyorum ben ve bu insanları kırıyor. "ben bunu statümde yazmıştım nasıl bilmezsin" "daha geçen gün o fotoyu paylaşmıştım neden bakmadın" İYİ DE BANA NE?! bu tepkileri veren insanlara şunu söylüyorum "rastgelirsem görebilirim, ben ana sayfaya bile girmiyorum. kim ne yapmış ilgili değilim, kimsenin duvarına bakmam bile. bu yüzden eğer bana söylemek istediysen bana söyle, ha eğer herkesi ilgilendiriyorsa o zaman ilgisini çekenlerle idare etmelisin" ve işte bunu anlayamıyor insanlar çünkü içlerinde deriiinnn bir "olanı biteni kaçırma korkusu, kim ne yaptı merakı" var. Hastalık tam da burada ortaya çıkıyor.
"Aayy ahmet bugün nereye gitti acaba? Acaba leyla bugün ne statü yazdı? Du bir daha bakayım belki yeni bir şey olmuştur! Acaba recepciğim bugün ne dedi? Ayy acaba emine bugün ne giydi?"
“Gelişmeleri kaçırma korkusu” – FOMO (Fear of Missing Out)– son zamanlarda adını sıkça duymaya başladığımız bir çeşit kaygı bozukluğu ve “gereksiz yere pişmanlık duyma” davranışıyla tanımlanıyor. FOMO, kişilerin, etraflarındaki birçok alternatifin farkında olması ve daima daha fazlasını istemek, olmak ya da yapmak istemesinden kaynaklanıyor.
FOMO her ne kadar yeni bir trend gibi görünse de, aslında uzun zamandır hayatımızda. Ancak uzmanlar, bu bozukluğun, internetin hayatımızda daha fazla yer edinmesiyle artış gösterdiği görüşünde.
Sosyal ağların FOMO’nun ortaya çıkışını destekliyor oluşu; insanların Facebook, Twitter ve LinkedIn üzerinden çevrelerindeki insanların ne yaptıklarını, nasıl geliştiklerini ve nelere sahip olduklarını görmelerinden ve kendi hayatlarıyla karşılaştırmalarından kaynaklanıyor. İnsanların bu alternatiflerin farkında olması, kendi hayatlarıyla ilgili tatminsizlik yaratıyor çünkü aynı süreçlerden geçtikleri insanların daha iyi yerlere geldiklerini görmek, pişmanlık duygusunu tetikliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder